Dans eden bir kadın eteği burkularak kâh yükseliyor kâh iniyor. Nefes alan etekte toplanmış yıldızlar, ay ve güneş; bir doğuyor, bir batıyor. Yüzgeçleri parıldayan yunuslar, çiğ taneleriyle yıkanmış çimenler, siste kaybolan uç uç böcekleri, toprağın altında evini yapan köstebekler, su izi arayan çöl derbederi, pin pon topları gibi tavada zıplayan yağ tanecikleri, metroda sırt sırta vermiş insan yığınları…hepsi hepsi dönen ve dans eden etek üzerinden akıp gidiyor, bir filmin sahneleri gibi…
O zaman bu eteğin dansını farkeden kim?
Dönüşün merkezinde olan ta ki bir sokağın çıkmaz sokak olduğunu farkedince duvarı indirip tuğlalarından yeni bir yol yapacak gücü buluyor. Bu güç, eteğin uçlarını bir kendine çekiyor, bir kendinden uzaklaştırıyor. Herşey bu merkezin belleğinde, istediğini çiçekler gibi eteğe dağıtıyor, istemediğini saklıyor.
Mehrunnisa Dilek
(*) Resim: Maryam Mughal