1875-1961 yılları arasında yaşamış analitik psikolojinin kurucusu olan psikaytr Carl Gustav Jung sadece psikolojiye olan katkıları ile anılmaz, aynı zamanda sanata, ilahiyata, etnografik çalışmalara, felsefe ve edebiyata da etkileri olmuş araştırmacı ve düşünürdür.

Zihne ait sembollerin kaynağının ata-erkil yapıdan geldiğini öne süren Freud’un fikirlerinin ötesinde, çalışmalarını Hermetik Felsefe, Kabalizm, Simya ve Mısır kökenli kaynaklar, Doğu Felsefesi, Yerli Amerikan kabilelerinde ve Afrika’da bulunan sembollere genişletir ve Frued’un bahsettiği kişisel bilinçaltından daha derin bir seviyede ortaya koyan bir sentez elde ederek bütün canlı varlıklara ait ortak sembollerin, ortak lehçelerin bulunduğu ve bilinci şekillendirmede biçimlendirici bir arka plan etkisi olan Kolektif Bilinçdışının öneminden bahseder, buna ait arketipleri ifade eder. Kolektif bilinçdışı, Anima Mundi ‘nin dışavurumudur.  Anima Mundi her yere nüfuz eden Dünya’nın ruhu olan semavi ruhtur.

‘Psikoloji ve Simya’ kitabında da insanın mistik ve içsel deneyimlerle kurşundan, kusursuz olana- altına doğru dönüşümünün mümkün olabileceğini ifade etmiştir.

“Kendi karanlığınızı bilmek, başkalarının karanlığıyla başa çıkmanın en iyi yöntemidir.”

Yaptığı incelemelerde Kundalini’den bahsetmiştir, manevi gelişimde önemini görmüştür. Bilinçsiz benliğin hareketini Kundalini uyanışı yoluyla harekete geçirerek ve bilinçaltının derinliklerine ulaşmaya yardımcı olan Anima Mundi hareketini teşvik ederek kişiyi daha derin seviyelere yönlendirebileceğini hissetti. 1932’de Jung, Zürih’teki Psikoloji Kulübü’ne Kundalini hakkında bir dizi ders sundu. Bu dersler, Kundalini kavramlarını kendi fikirleriyle (Jung psikolojisi) birleştirdiği Jung’un “Kundalini Yoga Psikolojisi” kitabının temelini oluşturacaktı. Jung için, Kundalini’nin uyanışı, sonsuzluğa bir kapı açan derin bir deneyimdi; gerçekten de bunu yapmanın “dünyamızdan tamamen farklı bir dünyaya başlamak olduğunu hissetti: bu da sonsuzluktu”.

Bireyin manevi gelişiminde yoganın bir gücü olduğuna dair düşüncelerinden dolayı, Jung’un özellikle kundalini yogaya ayrı bir ilgisi olmuştur. Doğu’da bir filozof olmak için yoganın spiritüel gelişimini sağlayan bir yoluna girmek gerekiyordu. Kendini gerçekleştirmenin doğasını başarmada ve uygun yöntemleri kullanmada Jung’un fikirleri ile yoganın özellikle Kundalini yoganın farklılıkları vardı. Ancak, kendi geliştirdiği ‘ bireyleşme’ teorisine Kundalini yoganın sağladığı paralelliklerden önemli bir içgörü elde edecekti.

Kaynaklar:

https://awaken-mind.com/carl-jung-chakras-kundalini/

Spiritual Ecology: The Cry of the Earth

Journal of Analytical Pschology  1985, 30, 379-392

Jung ve Kundalini Yoga

Yazı dolaşımı