Alzheimer çağın sık görülen hastalıklarından biri, şehir yaşamında daha yaygın. Şu an dünyada her 60 saniyede bir bu hastalık tanısı koyulmakta, 2050 yılında bu sürenin 30 sn’ye ineceği öngörülüyor. Özellikle menapoz sonrası, kadınlarda erkeklere oranla çok daha fazla rastlanıyor,  65 yaş sonrası cinsiyetler arası bu hastalığın görülme sıklığı kadınlar da hemen hemen iki kat daha fazla!

Ayrıca, kadınlar meme kanserinden daha fazla Alzheimer hastalığına yakalanıyor.

Bunun sebeplerinden birinin menapoz sonrası östrojenin azalmasından kaynaklı olduğu yönde, çünkü bu hormon menstrual döngünün oluşmasında rol aldığı gibi beyinde de kullanılıyor.

Alzheimer çok kompleks bir hastalık; çevresel faktörler, beslenme, kronik stres ve depresyon ve genetik yatkınlık etkili olabiliyor. Çevresel olarak besinlerin üzerindeki zirai kalıntılar, kıyafetlerdeki toksik boyalar, içtiğimiz suların içinde muhtemel olabilecek ağır metaller yoluyla veya sıklıkla kullandığımız ilaçlardan aldığımız Alüminyum, Bakır ve Civa gibi metallerin beyinde birikmesi, amalgam diş dolguları, kan yağlarının yüksekliği, diyabetik durumlar, hipertansiyon, sigara kullanımı, monoton yaşam ve aynı alışkanlıklardan kurulmuş bir dünyadan çıkmayı istememek gösteriliyor.

Alzheimer’ın oluşmasında beyinde sinir hücreleri arasında biriken ve plaka oluşturan Amyloid proteinleri sinir hücrelerinin birbiriyle iletişimini engellemeye başlıyor, bununla birlikte sinir hücrelerinin formunu veren ve iskeletinde yer alan Tau isimli proteinlerin oluşturduğu tespih taneleri gibi mikrotibüllerin formunun çözülmesi hücre içinde yapı bozukluklarına sebep oluyor.  Mikrotibüller hücrenin gövdeden sinaptik sonlanmaya giden trafiğinde  bazı moleküllerin taşınmasından sorumlu. Bu yapı bozulunca nöronun iç taşıma sistemi çökmüş oluyor. Hem hücreler arası ve hem de hücre içinde anormal bu birikimler nöronların birliktelik içinde sağlıklı çalışmasını engelliyor ve nöronların ölümüyle sonuçlanıyor. Dolayısıyla, zaman içinde beyinin kabuk kısmındaki gri cevheri azalma görülüyor. Bu da bellek zayıflığı, planlama ve problem çözmede tıkanma, yer ve zaman kavramlarının karışması, görsel ve uzaysal algıda zayıflık, nesne kullanımında zorluk, kelime bulmada güçlük, kişilik bozuklukları gibi pek çok problem oluşturuyor.

Amyloid Plakları ( Mavi Fosforlu Bölgeler)

  Tau Proteinleri

Şunu da belirtmek gerekir ki, beyinde oluşan Amyloid plakları ile Alzheimer hastalığının doğrudan ilişkisi olduğu yönünde bir kesinlik henüz oluşmamıştır, fakat yine de ilişkisi mümkün olabilir yaklaşımı yapılmaktadır.

Aşağıdaki bilimsel makalede farelerle yapılan çalışmada günde bir saat düşük frekanslı titreşimlerden oluşan ışık ve ses uyarımları veriliyor. 40 Hertz ile oluşan bu uyarımlar sonucu farelerin beyin kesitlerinde amyloid plakaların yarı yarıya eridiğini gösteren bulgulara erişiyorlar.  40 Hertz frekansının etkisi, sesle uyarıldığında hipokampusa daha kolay yayılabilir, çünkü bu alanlar beyinde fiziksel açıdan işitsel kortekse görsel korteksten daha yakındır. Hipokampus bellek ve anı işleme, anı ile ilişkili yön bulma, mekansal hafıza fonksiyonlarını yerine getirmede temel bölge olarak biliniyor. Dışarıdan, duyulara verilen uyarılar beyin dalgalarını etkiliyor, beyin belli bir süre spesifik frekanslara maruz bırakıldığında beyindeki nöronlar da bu titreşimlere uyumlanmaya başlıyor. Beyin dalgaları baskın olarak bu sefer 40 Hz’de titreşim yaymaya başlıyor. Bunun da beyinde biriken bu proteinlerin çözülmesinde etki ettiği görülmüş.

Bu çalışmalar kapsamında Cognito Therapeutics  bir ürün geliştiriyor, bu ürün düşük frekanslı ışık, ses ve deri üstüne yerleştirilen küçük yastıklar- pad’lerle titreşim veriyor. Pilot çalışma olarak Boston’da bir bakım evinde kalan orta derecede Alzheimer hastasına (12 kişi) düşük frekanslı ses, gözlere ışık ve deriye titreşim çalışmalarının uygulanmaya başlandığı makalede belirtiliyor.

Referanslar:

https://www.newscientist.com/article/mg23731593-300-can-listening-to-a-low-hum-destroy-alzheimers-brain-plaques/

https://www.mddionline.com/digital-health/advancing-breakthrough-treatments-novel-class-neurodegenerative-targets-alzheimers

Düşük frekanslı ses Alzheimer’ın beyin plaklarını yok edebilir mi? aşağıdaki video’da yukarıdaki çalışma kısa bir video olarak gösteriliyor.

https://www.youtube.com/watch?v=24XK8lHd41U

Ayrıca, Kundalini yoga meditasyonlarının önde gelenlerinden biri de Kritan Kriya’dır. Bu meditasyon içinde “Sa Ta Na Ma” mantrası, primordial sesler ve el parmakları koordineli kullanılır. İdrak yeteneklerin gelişmesi konusunda ve ayrıca Alzheimer hastalığına yönelik bu meditasyon bilimsel olarak çalışmalara konu olmuştur. Sonuçlarda ümit verebilecek yorumlar yapılmaktadır, daha detaylı çalışmalara alan açmaktadır. Bu yönde yapılan araştırmalardan bir makaleye aşağıdaki linkten erişebilirsiniz. Türkçe isteyen olursa özet olarak paylaşabilirim.

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/26445019/

Film önerisi: Alzheimer  “Bunama veya Demans” hastalıklarından biri. Anthony Hopkins’in The Father (2020) – Baba filmi izlenesi özel bir film, eleştirmenler bunama hastalığının nasıl da gerçekçi gösterildiğine dair yorumlar yapmaktalar, ve izleyen bir kişi olarak bunamanın genel karakteristik özelliklerine dair çok şey öğrendiğim, uygulanan film tekniği ile Anthony Hopkins’in oyun gücünün zirve yaptığı özel bir film diyebilirim.

Daha detaylı açıklamalar için video’yu izleyebilirsiniz:

Sesin, titreşimin ve müziğin sadece fiziksel değil, zihinsel, kalbi ve ruhsal açılardan başka bir boyut açtığını ve insanı kamil insan olma yolunda incelttiğini kadim öğretiler vurgular. Bu nedenle bu konuya farkındalıkla  yaklaşmak bizi tahmin edemeyeceğimiz güzelliklere açabilir.

26 Aralık 2021 – 17:00 ile 18:30 arası beraber mantra söylemek isterseniz bize katılabilirsiniz. Detay ve kayıt için instagram @hayyalsen üzerinden ulaşabilirsiniz.

Sevgi, Ahenk ve Güzellik daima sizinle olsun!

(*) Görseller : Üsküdar Üniversitesi Nörobilim Yüksek Lisansı- Nöroklinik Akademik ders notlarından (2019-2020)

Alzheimer ve Sesin Şifası

Yazı dolaşımı